www.yeniarpacaykars.com.tr.tc

ilce.jpg

ARPAÇAY İLÇESİ

İlçemiz ve köylerinde genel olarak taş yapı ve üzeri toprak olan ev tipi hakimdir. İlçe merkezi kasabasında yüzdesi düşük olmakla beraber betonarme yapı vardır. Resmi binalar dışında çatılı binaya az rastlanır. Yurt dışında işçi olan köylerimizde modern yapılara rastlamak mümkündür.

İlçemizde görev yapan Kamu görevlileri çoğunlukla Belediye ve kendi kuruluşlarına ait lojmanlarda kalmakta ise de,atanan Kamu görevlileri ve vatandaşlar için kiralık ev bulmak çok zordur.

İlçemizde Kızılay Derneği ve THK gibi sosyal amaçlı derneklerle birlikte toplam 11 adet dernek olup,bunların hemen hemen hepsi okul ve Cami dernekleridir.

İlçe Merkezinde 1 Otel,1 Çay bahçesi,3 Lokanta,4 Kasap,küçük çaplı bakkal dükkanları ve 10 tane Kahvehane vardır.

İlçemizde herhangi bir Spor kulübü yoktur. Standartlara uygun olmayan 1 futbol sahası dışında herhangi bir spor tesisi yoktur.

Anavatan Partisi, Doğruyol Partisi Cumhuriyet Halk Partisi,Demokratik Sol Parti,Milliyetçi Hareket Partisi,Sadet Partisi,Ak Partinin İlçe Teşkilatları kurulmuştur.

İlçemizde Kütüphane,Sinema,Tiyatro,Kültür Sitesi yoktur.

İlçemizde her yıl 3 Kasım günü Kurtuluş Günü olarak kutlanır.

İlçemiz köylerine ait yaylalardan Dağköy, Carcı, Gönülalan, Melikköy, Meydancık, Değirmenköprü ve Çıldır istikametindeki köylerin yaylaları Iğdırlı hayvancılara kiraya verilir.

İlçemizin tipik geçim kaynağı Tarım ve Hayvancılık olup,Mera ve Yayla ihtilafları çok sık görülür. Birinci etap sulama kanalları ve doğal sulama imkanları olmasına rağmen İlçe Halkı genellikle tahıl ve ot tarımı yapmakta , sebze üretimini yerli halktan arazileri kiralayan Artvinliler yapmaktadır. Son yıllarda pancar üretimi de gelişmiştir.

İlçemizde HES hariç herhangi bir sanayi kuruluşu yoktur. Küçük çaplı oto tamiri ve kereste işlemeciliği yapan atölyeler bulunur.

Başta Koçköy Beldesi olmak üzere hemen, hemen bütün köylerimizde geleneksel Kafkas Halıları dokunmakta ve büyük şehirlere pazarlanmaktadır.

Köylerimizdeki süt üreticileri örgütsüz olup,mevsimlik olarak kurulan ve gayri sıhhi ve ilkel şartlarda üretim yapan mandıralar sütü sezon başında,o günkü fiyatla peşin almaktadır.

İlçemizin Kars İline uzaklığı 39 Km olduğundan genellikle sosyal ve ekonomik ihtiyaçlar İl Merkezinden karşılanmaktadır.

İlçemizin Aile yapısına bakıldığında Ataerkil Aile yapısı dikkat çeker. Çocuk sayısı 6- 8dir. Çok eşliliğe rastlanır. Başlık istemeyle birlikte kız kaçırma olaylarına sık, sık rastlanır.

İlçemize bağlı toplam 47 köy ve bir beldede 51 İlköğretim Okulumuz vardır. İlçe Merke- zinde bulunan YİBO,Atatürk ve 3 Kasım İlköğretim okulları ile beraber toplam 54 İlköğretim okulu bulunmaktadır. Ayrıca 1 Genel Lise ve bu liseye ait 200 kişi kapasiteli olup halen 100 kişilik kapasite ile çalışan 1 pansiyon bulunmaktadır. Bu okullarımızın yapımına Cumhuriyetin ilk yılları olan 1925 yılında Değirmenköprü köyünde başlanmış,daha sonra sırayla tüm köylerimize okul yapılmıştır. Şu anda okulu olmayan hiçbir köyümüz yoktur.
İlçemizde okuma-yazma oranı % 98 olarak tespit edilmiştir. Okullaşma oranı % 100. İlçe merkezinde Arpaçay Lisesi 1968 yılında,YİBO 1976 yılında,Merkez Atatürk İlköğretim Okulu 1937 yılında,3 Kasım İlköğretim Okulu 1987 yılında açılmış ve halen eğitim ve öğretime devam etmektedir.

16 Ağustos 1997 tarih ve 4306 Sayılı Kanunla kabul edilen 8 yıllık kesintisiz zorunlu İlköğretim uygulamasına 1997-98 Eğitim-Öğretim yılından itibaren başlanmış,bu doğrultuda:

a) 1997-98 Öğretim yılından itibaren İlçemize bağlı Tomarlı,Kuyucuk ve Koçköy Beldesinde bulunan ilkokullar ile bağımsız ortaokullar birleştirilerek İlköğretim Okuluna dönüştürülmüştür.

b) İlçe Merkezinde bulunan Atatürk İlkokuluna ek derslik yapılarak İlköğretim okuluna dönüştürülmüştür.

c) İlçemize bağlı Koçköy Beldesinde bulunan Gazi Ahmet İlkokulunun fiziki yapısı uygun olduğundan İlköğretim Okuluna dönüştürülmüştür.

1996-97 Eğitim-Öğretim yılında köy ilkokullarından mezun olan öğrencilerimizin bir kısmı yukarıda bahsedilen okullara yerleştirilmiş,diğerleri de merkezde bulunan Arpaçay Lisesi pansiyonu ile YİBOna yerleştirilmiştir. Pansiyonda kalan öğrenciler Atatürk İlköğretim Okulunda öğrenimlerine devam etmektedir.

arpacay8.jpg

SUSUZ İLÇESİ

Siyasi Tarihi

Anadolu'nun Fethinden Önceki Siyasi Tarihi

Tarihi bakımdan mülki olarak bağlı bulunduğu Kars'la aynı akıbetlere maruz kalan İlçemiz Susuz; eski çağlardan beri yerleşim merkezi olmuştur. M.Ö. 14. Yüzyılda Urartular'ın egemenliğinin altına girmiştir. Daha sonra İskitler, Parslar, Sasaniler ve Bizanslılar bölgeye hakim olmuşlardır. 1064 yıllarında Alparslan tarafından Bizanslılardan alınarak Türk Yurdu'na dahil edilmiştir

Anadolu'nun Fethinden Sonraki Siyasi Tarihi

İlimiz Kars 1200 yıllarında bölgede hakim olan Gürcü Atabeylerdin, 1239'da Moğollar'm hakimiyetine girmiştir. Moğollar tarafından zulme uğrayan ve tahrip edilen Kars müteakiben Karakoyunlu Türk Devleti'nin eline geçmiştir.

İlçemiz ve çevresinin kesin olarak Osmanlı İmparatorluğu hakimiyetine girişi 1534 Kanuni Sultan Süleyman zamanına rastlar. 1877 yılma kadar Osmanlı hakimiyetinde kalan İlçemiz 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşlarından sonra 40 yıl Rusların egemenliğine girmiş ve 1918 yılında tekrar anavatan topraklarına katılmıştır.


İsminin Tarihçesi

Vadi tabanına kurulmuş olan İlçenıiz'in tarihine kısaca bir göz atacak olursak adını da nereden almış olduğunu anlamış oluruz. Susuz'da Prof Dr. Kılıç KÖKTEN'in yapmış olduğu araştırma ve bulgulara göre bu yerleşim yerinin tarihinin M.Ö. 5800 yılına kadar gittiğini görürüz.

Sel baskını korkusundan olacak ki ilk yerleşim yeri olarak Çığrıklı Köyü'nün altında bulunan sivri tepenin üzeri seçilmiştir. Eskiden içme suyunu uzaktan temin eden bu yerleşim yerine Susuz isminin verildiği düşünülmektedir. Önceleri tepelerin üzerini yerleşim yeri olarak seçen sakinler bu yer seçiminden dolayı sonralan dere boylarına taşınmaya başlamışlardır.

Bugün tamamen vadi tabanına kurulan Susuz'un ismi değişmemiştir. Susuz isminin tam tersine suyu bol olan bir yerleşim alanıdır.

İdari Tarihi

Düşmanlar tarafından karış karış parsellenmiş bulunan yurdumuzda vücut bulan hareket ve canlılık sonucu; Erzurum-Kars Ermeni işgalinde iken,Ulu Önder Atatürk tarafından görev verilen "Şark Kartalı" diye ünvan yapan Kazım Karabekir Paşa mahiyetindeki ordunun Erzurum işgalinden sonra, Karakurt ve Karaurgan üzerinden Kars'a ilerleyen kuvvetlerimiz 29 Eylül'de Sarıkamış'ı almışlardır.30 Eylül 1920'de Selim İlçesi kurtarılmış olup,Kazım Karabekir Paşa komutasında bulunan 15.Kolordu Kars'ta bulunan Ermeni Kuvvetleri ile 27 gün mücadele etmiştir.

30 Ekim 1920'de Kars düşmanlardan temizlenerek,Kars Kalesi'ne şanlı Türk Bayrağı çekilmiştir. Kazım Karabekir Paşa'nın güvence komutanı bulunan Binbaşı Deli Halit Bey Susuz istikametinden Ardahan'a doğru görevlendirilmiştir. Bu arada Susuz Bucağı'nın ileri gelen sakinleri dağınık olan milis kuvvetlerini birleştirmişlerdir.

Mevcut milis kuvvetlerinin başkanlığına İlçemiz Porsuklu Köyü'nden Güllizar oğlu Abdullah bey getirilmiştir.

Abdullah Bey;
Ali oğlu Davut Hacıoğullarından olup, Arpaçay, Çıldır, Ardahan ve yörelerinde düşmanlarla savaşanların başkanlığını yaparak mahiyetinde kolluk kuvveti kurmuştur.

Ali oğlu Davut Hacıoğulları'nın kurduğu kuvvetin bir kolunun başkanı da Abdullah Bey'dir. Abdullah Bey'le Ali oğlu Davut Hacıoğulları birbirinden ayrılmayan fakat ayrı cephelerde çarpışan, lüzumunda birbirlerinin yardımına koşan vatanseverlerdi.

Susuz İlçesi'nde Ermenilere karşı en etkin savaşları veren Abdullah Bey'in dedesi Meto'dur. Güllizar'dan doğma Yusuf oğlu Abdullah Bey sülalesi ve sülalesinden kalanlar İlçemizin Porsuklu Köyü'nde ikamet etmektedirler. Abdullah Bey'in disiplinli, güçlü, emsallerinden farklı kahraman yaratışlı olduğu hayatta kalan silah arkadaşlarınca ifade edilmiştir.

Çığrıklı Köyü'nün kuzeyinde Suuçan Mevkii'nde bu günkü kaplıcanın tam doğusunda Abdullah Bey'in taraftarları ile Ermenilerin çarpışmaya hazırlandığı sırada Abdullah Bey pusuya düşürülerek şehit edilmiştir.

Ermişler Köyü Mezarlığı'nda bulunan ve mezar taşında kılıç, tabanca, mermilik sembolleri olan Abdullah Bey'in mezarı şehit olduğuna inanmayan Ermenilerce parçalanmıştır.

30 Ekim 1920'de İlçemiz Binbaşı Deli Halit Paşa'nın emrindeki kuvvetlerce düşmandan ve Ermenilerden tamamen temizlenmiştir. Bu tarihten sonra da 3 Kasım 1920'de Susuz'un kurtuluş günü olarak ilan edilmiş olup, her yıl bu günde törenler düzenlenmektedir.

susuz.jpg

SELİM İLÇESİ

Kuruluş yılı kesin olarak saptanamayan İlçemizin ismi konusunda çeşitli söylentiler içinde en yaygın olanı Malakanlar tarafından Nova Selim adıyla kurulduğudur.

Şu an için tarih öncesine ait araştırmalar,son sözü söyleme olanağı verecek yeterlilikte olmamasına rağmen Kars ve yöresinin çok eski tarihlerden itibaren yerleşim merkezi olduğu kanıtlanmış durumdadır.İlçemizin Kars merkezine yakınlığı yerleşim yeri itibariyle uygunluğu bu tarihi beraberliği devam ettirdiği sonucunu doğurmaktadır.

M.Ö.5000 yıllarında Türkistan’a ve M.Ö.4000 yıllarında Azarbaycan’a ve Doğu Anadolu’ya yerleşen Hunlular bölgenin bilinen ilk yerleşikleridir.Daha sonra bölge Urartu egemenliğine geçer M.Ö. 145 yıllarında İskitlerin egemenliğinden sonra Azaklar M.S.5 yy.da bölgenin hakimi olmuşlardır.430 yılında Sasani İmparatorluğu Kars ve yöresini denetimine alır.İçinde yaşadığımız bölge uzun süre Sasaniler,Bizans ve Müslümanlar arasında mücadele alanı olmuştur.1000 yılına doğru Selçuklular Anadolu’ya gelmeye başlamış ve Bizans İmparatorluğu ile olan mücadele 1064’te Kars’ın,1071’de ise Malazgirt’in kazanılması ile Türklerin ilk ve uzun süreli bölgeye girmelerinin temelini oluşturmuştur. O günden sonra yöremizde dönem dönem acı günler yaşanmasına karşın genel olarak Türk toprağı olarak kalmıştır.1153’te Gürcüler,1239’da Moğollar daha sonra Timurlular,Karakoyunlular ve Akkoyunluların eline geçen Kars ve yöresi 1502’de ise Safavilerin denetimindedir.Safaviler ve Osmanlı İmparatorluğu arasındaki mücadele bölgedeki bir çok tarihi eserin yok olmasına yol açmıştır.Nihayet Kanuni zamanında Irak seferi ile bölge kesin olarak Osmanlılara geçer.1823’te İranlılarla yapılan Erzurum Antlaşmasından sonra bölgede Çarlık Rusyası ile mücadele başlamıştır.1855 Kırım, 1877-1878 savaşları sonucunda 1918’de Brestlitovak Antlaşması yapılmış,ardından Ermeni tehditi ve saldırıları bölgeyi harabe haline getirmiştir. Nihayet Büyük Önder Atatürk’ün başlattığı İstiklal Savaşı ile ilçemiz 30 Eylül 1920’de Ermeni işgalinden ilçemize giren ilk birliğin komutanı Şehit Yüzbaşı Reşit BALKANLI tarafından kurtarılmıştır.

Cumhuriyetin ilanı ile 1957 yılına kadar nahiye olarak Sarıkamış İlçesine bağlı iken 27.06.1957 tarih ve 9644 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 7033 Sayılı özel Kanunla ilçe statüsü kazanmıştır

selim.jpg

DİGOR İLÇESİ

İlçemiz tarihi hakkında elimizde kesin bilgi ve belge bulunmamaktadır. Ancak araştırmalarda 1887 – 1888 yıllarında beş Türk ailesinin bölgeye gelip yerleştiklerini ve Digor’ un temelini attıklarını öğreniyoruz.

İlçe, Osmanlı İmparatorluğu döneminde bir süre Arpaçay’ a bağlı bir köy olarak bulunmuş; daha sonra ise Kağızman ilçesine bağlanmıştır. Bu bağlılık Nahiye olarak devam ettikten sonra 1953 yılında Digor’ un ilçe olması ile sona ermiştir.O tarihten itibaren de Kars İline bağlı bir ilçe olarak bulunmaktadır. Kars’la birlikte 40 yıl Rus işgalinde kalan Digor; 22 Ekim 1920 tarihinde Rus işgalinde kurtarılmıştır.


İlçemizin % 85 i Okur- Yazardır.

Bugüne kadar İlçemizde 1. Kademede 187, 2. Kademede diploma denklikte 34 olmak üzere toplam 221 Okuma Yazma Kursu açılmıştır. Bu kurslara toplam 6439 kursiyer katılmış, 5061ine kurs bitirme belgesi verilmiştir.

İlçemizde 48 İlköğretim, bir genel Lise ve bir Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü mevcuttur.

İlköğretim okullarında 7 Müdür Vekili, 41 İlköğretim Okulunda Müdür Yetkili Sınıf Öğretmeni görev yapmaktadır.

Sınıf öğretmeni 150, branş öğretmeninin sayısı 25 tir.

Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesinde 3 memur, 27 hizmetli görev yapmaktadır. 2000- 2001 Yılında İlk ve ortaöğretim de okuyan öğrenci sayısı 6234 tür.

2001 2002 öğretim yılında Alem köyü İlköğretim Okuluna 3 derslik, Hasancan köyü İlköğretim Okuluna 1 derslik yapılmıştır.

1999-2000' de Merkez ve köylerinde toplam 24 adet Mesleki Kurslar açılmıştır.

Digor Lisesinde 1 adet Karma ve Fen Bilimleri Laboratuarı mevcuttur.Diğer okullarımızda Fen Dolapları mevcuttur. Isınma sistemi Digor Lisesi, M. Atatürk P. İ. O. Ve Dağpınar P.İ.O dışındaki diğer okullar sobalıdır.

Eğitim faaliyetlerinde kullanılan okul binalarının 8 yıllık zorunlu İlköğretim uygulaması sebebiyle fiziki kapasitelerin yetersiz kalmış olup, 1998-1999 Öğretim Yılında 18 derslik ilâve edilmiş, 1999- 2000 Öğretim Yılında Merkez Atatürk İlköğretim Okuluna ilâveten 3 katlı ve 5 derslikli ek bir bina yapılmıştır. 2000-2001 Öğretim Yılında İlçe Merkezine acilen 700 öğrenci kapasiteli bir YİBOya ihtiyaç bulunmaktadır.Ayriyeten bu öğretim yılında ise Sorguçkavak, Bostankale ve Derinöz köylerine toplam 7 derslik yapılarak hizmete girmiştir.
İlçemiz Dağpınar İlköğretim bünyesinde bulunan Pansiyon 1999-2000 Öğretim Yılında hizmete açılmış olup, bu Pansiyonda 60 öğrenci barınmaktadır. Merkez Atatürk İlköğretim Okulu bünyesinde ki 100 öğrencilik Pansiyonun yapımı tamamlanmış olup,2000-2001 Öğretim Yılında hizmete girmiştir.Okul ve Kurumlarımızda Öğretmen ve Yönetici fazlalığı bulunmamaktadır. Ancak Eğitim ve Öğretim faaliyetlerinin sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi için 25 Sınıf Öğretmeni ile 15 Branş Öğretmenine ihtiyaç bulunmaktadır.

Yaygın Eğitim Hizmetlerinin verimli bir şekilde yürütülmesi için halıcılık, trikotaj ve biçki-dikiş dallarında kadrolu öğretmene ihtiyaç bulunmaktadır. Yaygın Eğitim Hizmetlerinin daha düzenli bir şekilde yürütülebilmesi için müstakil bir hizmet binasına ihtiyaç vardır.

digor.jpg

AKYAKA İLÇESİ

Kızılçakçak adı ile bilinen ilçemiz 1534 yılında Osmanlı Padişahı Kanuni Sultan Süleyman tarafından feth edilerek Osmanlı İmparatorluğu topraklarına katılmıştır.1877-1878 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu ile Çarlık Rusyası arasında çıkan halk arasında 93 Harbi adı ile bilinen savaşa kadar Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisinde kalan ilçemiz bu savaş sonrasında Çarlık Rusyası işgali altında kalmıştır.1914 yılında çıkan 1.Dünya Savaşı sonlarına doğru 1917 yılında Çarlık Rusyasında vuku bulan Bolşevik ihtilali sonrasında rejim değiştiren Rusya S.S.C.B. adını alarak topraklarımızdan çekilmiştir.1917 yılından sonra Ermeni işgali altında kalan topraklarımız, 3 Kasım 1920 tarihinde Kazım Kara Bekir Paşa komutasındaki Türk orduları tarafından kurtarılarak tekrar Türk topraklarına katılmıştır.

1922 ve 1926 yılları arasında ilçe teşkilatı olan Akyaka 1926 yılında Arpaçay ilçesine bağlanmak sureti ile Bucak idari birimine dönüştürülmüştür.1961 yılında Ülkemiz genelinde yapılan isim değişikliği sırasında ilçemiz Kızılçakçak ismini değiştirerek bugünkü ismi olan Akyaka adını almıştır.4 Haziran 1972 yılına kadar muhtarlıkla idare edilen Akyaka Bucağı yapılan ara seçimler ile belediye teşkilatına kavuşmuştur.

19.06.1987 tarihinde kabul edilen 3392 sayılı 103 yeni ilçe kurulması ile ilgili kanun kapsamına alınarak 29 Temmuz 1988 gün ve 3392 sayılı kanun gereğince mülki taksimat yapılarak Akyaka İlçesi olarak idare yapısına kavuşmuştur.

akyaka1.jpg

AKYAKA İLÇESİ SOSYAL YAPI

İlçe merkezimiz ve köylerinde genel olarak taş duvarlı ve toprak yapılı ev tipleri hakimdir. Bununla birlikte ilçe merkezinde kamuya ait hizmet binası ve lojmanları ile maddi durumları el verişli vatandaşlarımızın evleri modern görünümlü betonarme binalardır.

İlçemizde görev yapmakta olan kamu personeli her ne kadar bağlı bulundukları kuruluşların lojmanlarında ikamet etmekteyse de lojman sayısının az ve yetersiz olması sebebi ile dışarıda sağlıksız koşullara sahip yöresel evlerde ikamet etmektedirler. Bu bakımdan ilçede ev sıkıntısı çekilmektedir.

İlçemizde toplam 10 tane dernek mevcut olup bunlardan Akyaka spor kulübü derneği dışında 1 Akyaka Güzelleştirme ve Kalkındırma Derneği, 1 İlçe Emniyet Amirliği Binasını, lojman ve karakollarının bakım, onarım ve ihtiyaçlarını karşılanması derneği, 1 Halk Eğitim Merkezi Derneği, 2 okul derneği 4 tanesi ise cami dernekleridir. İlçe merkezinde 3 lokanta, 7 tane kahve hane mevcuttur.

İlçemizin 1.Amatör kümede mücadele eden tek spor kulübü Akyaka Spor kulübüdür. İlçemizde her yıl mayıs ayında düzenlenmekte olan kaymakamlık kupası spor turnuvaları yöremiz insanları tarafından büyük ilgi ve beğeni ile takip edilmektedir.

İlçemizde Anavatan Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi, Demokratik Sol Parti, Doğru Yol Partisi, Demokrat Türkiye Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi, Özgürlük ve Dayanışma Partisi ve Ak Partinin ilçe teşkilatları bulunmaktadır.

İlçemizde sinema, tiyatro, kültür sarayı bulunmamaktadır. İlçemizde hali hazırda kurulu bulunan bir halk kütüphanesi olmamakla birlikte bu konuda ki açığı Akyaka lisesinin kendi bünyesinde kurmuş olduğu okul kütüphanesi kapatmaktadır.

İlçemizde kutlanan, resmi ve dini bayramların yanı sıra her yılın 3 Kasım günü Akyakanın kurtuluş günü olarak kutlanmaktadır. Ayrıca Azeri vatandaşlarımız her yılın 21 Mart gününü Bahar Bayramı olarak kutlamaktadırlar.

Bunların yanında her yıl mayıs ayı ortalarında hayvanları ile birlikte yaylaya çıkan vatandaşlarımız yaz aylarını yaylada geçirdikten sonra kış mevsimine yakın eylül ayının ortalarında yaylalarından tekrar ikametlerine dönerler. İlçemiz sınırları içerisinde, Yerli kavak, Cebeci, Küçük durduran, Şahnalar, Bayraktar yaylaları bulunmaktadır.

k_ra_.jpg

bardakl_.jpg

k_y.jpg

civiliza.jpg

nostalji.jpg

nostalj1.jpg

tara2227.jpg

SARIKAMIŞ İLÇESİ

Sarıkamış İlçesinin tarihi M.Ö. devirlere kadar uzanmaktadır. 11. Yüzyılda Sultan Alparslan tarafından Bizans hakimiyetinden alınarak Selçuklu hakimiyetine, 1534 Yılında da Kanuni Sultan Süleyman döneminde Osmanlı hakimiyetine giren ilçe bu dönemde Kars Eyaletine bağlı bir Liva idi.

1828 ve 1855 yıllarında iki defa Rus işgaline uğrar ancak, 1829 Edirne ve 1856 Paris Antlaşmaları ile yeniden Osmanlı hakimiyetine girer.

1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonunda 40 yıl süre ile Rus işgali altında kalan Sarıkamış, 29 Eylül 1920’de Rus işgalinden kurtarılarak 3 Aralık 1920 tarihli Gümrü Antlaşması ile yeniden Türk hakimiyetine girmiştir.

İlçenin yakın tarihimizde de önemli izleri bulunmaktadır. 1. Dünya Savaşında, Enver Paşa komutasındaki Türk Ordusunun 1915 kışında aşmak istediği Sarıkamış Allahuekber Dağlarında bazı kaynaklara göre 60 bin, bazı kaynaklara göre de 90 bin Mehmetçik soğuktan donarak şehit olmuştur. Bu talihsiz olayda şehit olanların anısına Kars-Sarıkamış karayolu üzerinde yaptırılan “Şehitler Anıtı” Sarıkamış’ın yakın tarihimizdeki acı ve unutulmaz izlerini yansıtmaktadır.


İlçe merkezi ve köylerin çoğunluğunda yerleşim genellikle toplu olup, bazı köylerde mezra ve mahalle şeklinde yerleşim birimleri mevcuttur. Köylerden İlçe merkezine gelen göç nedeniyle ilçe merkezinde konut sorunu yaşanmaktadır. Halkın konut ihtiyacının karşılanması da ancak Toplu Konut Projeleri ile mümkün olacaktır. Köylerdeki evlerin tamamına yakını taş duvar ve damlı yapı şeklinde olup, ilçe merkezinde de çarpık bir yapılaşma mevcuttur. İlçe merkezindeki eski evlerin tamamı taş duvar ve damlı yapı şeklinde olup, yeni yapılar betonarme şeklinde devam etmektedir.

Sarıkamış Kültürel faaliyetlerin yoğun olduğu Doğu Anadolu Bölgesinde yer almasına ve çok eski bir yerleşim merkezi olmasına rağmen geleneksel Anadolu kasabası görünümündedir. Halkın en önemli geçim kaynağı tarım ve hayvancılığa dayalı bir ekonomik model içinde kırsal aile işletmeciliği şeklindedir. Ancak ilçedeki gelir kaynakları ve istihdam alanlarının sınırlı ve yetersiz olması Sarıkamış halkını göçe zorlamakta ve nüfus sürekli azalma eğilimi göstermektedir.

Ataerkil aile sisteminin geleneksel özellikleri yörenin en yaygın aile biçimi ve yaşam şeklini oluşturmaktadır. Çağın ilerleyen hayat modeline uygun olarak İlçe merkezi ve kırsal kesimlerdeki giyim tarzı da aynı ölçüde çağdaş özellikleri ihtiva etmesine rağmen kırsal kesimlerde yöreye özgü folklorik giyim tarzına da rastlanmaktadır. Geleneksel beslenme şekli hala geçerlidir, beslenmede tahıl ürünleri ve hayvansal gıda maddeleri ilk sırada yer alır. ( Başlıca mahalli yemekleri, kete, tava ketesi, velibağ, haşıl, hangel, erişte ve kesme çorbasıdır.) Yöre halkının büyük bir bölümü ekmeğini hala kendisi pişirmektedir.

Tarım ve hayvancılığın ana geçim kaynağı olduğu yörede genellikle kadın ve erkeğin birlikte çalışmasının yanında küçük yaştaki çocukların işgücünden eğitimine engel olacak derecede yoğun bir şekilde yararlanılmaktadır. Yörede evlenmeler genellikle görücü usulü ile gerçekleştirilir. Komşu ziyaretleri genellikle kadınlar arasında yapılır. Erkekler ise bu esnada kahvehanelerde oturur. Yörede sosyal yaşantı komşu ziyaretleri, kayak sporu, mesire yerlerindeki piknikler, geleneksel hale getirilen Sarıkamış Sarıçam Şenlikleri (Temmuz ayında yapılan güreş, sünnet, kros, folklör ve yemek etkinlikleri şeklinde yapılmaktadır.) ve nişan , düğün, cirit oyunları ve at yarışları gibi etkinliklerle sınırlıdır. Sarıkamışa özgü Sarıseyran, talan, üç ayak., şeker oğlan gibi folklor oyunları mevcut olup, ulusal ve yöresel bayramlarda yerel kıyafetlerle davul-zurna eşliğinde oynanmaktadır.

sarikami.jpg

srkms_3_.jpg

KAĞIZMAN İLÇESİ

Erivan ve Aras boylarını hakimiyetleri altına alıp burada yaşayan kavimlere URATRA denilmektedir. Kağızman Urartu’ MENUA’ nın Deli Baba Yazılıtaşında Khaldırıulkhi’ nin Toprakkale Mahallesinin şimdiki yeridir. Kağızman ve civarında URAT’ uların en parlak devirleri Uratu kralı MENUA zamanındadır. Bu devirlerden kalan kitabeler Başbulak’ da, Kağızman’da, Hasankale de ele geçmiştir. Uratular’ın yazıları çivi yazısı idi . Dinleri ise bütün Türk kavimleri gibi üç tanrılı din idi.

Daha sonraları Sakalar ve İskit Türkleri bunları ortadan kaldırıp uzun zaman Aras vadilerinde hüküm sürdüler.
Kağızman da yerleşmiş Türklerin Kavimlere, Boylara, Beyliklere , Sancaklara ayrılması nedeni ile çeşitli isimler almışlardır.

Selçuklular Anadolu’ya hakim olduktan sonra Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde yaşayan yabancıları temizlemeye karar verdiler. Bu tarihte Selçukluların başında Tuğrul bey vardı. Tuğrul bey bir çok beylikleri hakimiyeti altına aldıktan sonra 1063 yılında öldüğü zaman yerine tarihimizin en büyük kahramanlarından Alparslan geçti. Alpaslan'ın birici seferi 1064 tarihinde Serhat Çukuru diye adlandırılan Kars, Kağızman, Tuzluca, Iğdır bölgelerine geldi. Bu bölgenin halkı Alpaslan’ ı çok sevip ona gönülden bağlandılar. Bu bölgede halen bir köyümüz olan Nakşivan’ a yerleştiler. Alpaslan oğlu Melikşah’ ı Ani şehrindeki Rumlar üzerine gönderdi. İkinci seferi Erzurum üzerine yürümesi oldu. Alpaslan’ ın üçüncü seferi cihan tarihinin dönüm noktası olan 1071 Malazgirt Zaferidir. Bu savaşta koca Bizans ordusunu yenerek imparatoru esir aldı. Böylece Kağızman, Kars ve bu bölgeler Alpaslan tarafından fethedilmiş Türklerin eline geçmiş oldu. 1374’ te Karakoyunlular, 1386’ da Timur,1405’ te tekrar Karakoyunlular, 1486’ da Akkoyunlular egemenliği altına girer.

1534 Tarihinde Yavuz Selim ‘ in Çaldıran Zaferi ile Doğu Anadolu ve Aras boyları yani Kağızman ve bölgesi Osmanlı İmparatorluğu’ na katılmış oldu. Kars Eyaletine bağlı bir sancak beyi olarak kaldı. Keçvan (Artaker) kalesinin onarılışı, Çarşı Mahallesindeki Narinkale’ nin yapılışı bu dönemde gerçekleştirilir. İlçe bir süre sonra sancak merkezi olur.

93 harbi diye anılan 1877-1878 Osmanlı –Rus Savaşlarının sonunda Berlin Muhadesiyle Kars, Kağızman, Ardahan ve Artvin Sancaktarları Ruslara terk edildi. 40 yıl kadar vatan dışında kalan Kağızman bilhassa son iki yılını çekilmez esaretler içinde geçirmiştir. Son bu iki yıl içinde Ermenilerin yapmadıkları kalmamıştır, Namustan, ırzdan, gebe kadınların öldürüp karnından çıkardıkları yavruları süngülerin uçlarına takıp bayram havası yapan bu namussuz, vicdansız alçaklara karşı Kağızman' lı Ali Rıza ATAMAN komşu ilçelerden Tuzlucalı, Şamil Ayrım oğlu Iğdırlı Kerem GÜNEŞ ile aralarında işbirliği yaparak Erzurum’daki 15, Kolordu Komutanı Kazım KARABEKİR ile temas kurarak bu bölgede çete kurmayı ve düşmana saldırmayı tertiplemişler. Başa dön
Tüm Kağızmanlılar acılar çekmiş ve binlerce kişi bu vatan uğrunda şehit olmuştur. Kağızman’ın kurtuluşunda ilk ilçeye giren kurşun yağmuru altında bayrağımızı hükümet binasına çeken Kağızmanlı Avcı Mahmut’ tur. Bu kahramanın abidesi Kağızman’ a dikilmiştir. Vatan ve namus uğrunda canlarını seve seve feda eden kahramanlarımız 27 Kasım 1920 gecesi sabaha karşı Kağızman’ ı tamamen düşmanlardan temizlemişlerdir.

İlçe Adının Nerden Geldiği

Kağızman’ ın bilinen ilk adı Arşarunik’ tir. Uzun müddet Arşarunik olarak devam eder.

Eski devirlerde kasabada çok nar yetiştiği için narlar toplanıp kaleler gibi yığıldığından etraftaki il ve kazalar burayı nar yığını, nar kalesi diye adlandırmışlar. Aradan yüzyıllar geçtikten sonra İlçenin adı Narinkale olmuştur. İlçede nar yetiştiğini “Kağızman’a ısmarladım nar gele” türküsünden daha iyi anlamaktayız. Türkünün şöyle bir öyküsü vardır :

Kağızman’ın civar köylerinden birinde birbirlerini delice seven iki çiftten hanım hastalanır. Ateşler içerisinde yanan hasta sevgilisinden ekşili bir nar ister. O zamanların nakil vasıtası güçlüğünden dolayı Kağızman’ dan nar yetişemeden sevgili ölüp gider. Bu genç sevgilinin ölümü etrafta büyük üzüntü uyandırınca şairlerden biri bir şiir yazar. Bu gün folklörümüzün popüler bir türküsü olan aşağıya çıkarılmıştır.

Kağızman’ a ısmarladım nar gele,
Gümüş kemer ince bele dar gele.
Baharda yayılır kuzu yanyana,
Benim yarım inci takardı gerdana.
Bizim elin yayları yokuşlu,
Fistan giyer etekleri nakışlı.
Narinkale ismi de daha sonra Kağızman ismini almıştır. Öyküsü şöyledir: Narinkale’ de oturan bir kişinin Kağızman isminde bir hizmetçisi varmış. Günün birinde evin sahibi hacca gitmeye hazırlanıyor. Evini, hanımı, çocuklarını Kağızman’ a emanet edip gidiyor. Bir gün evin hanımı helva pişiriyor, hizmetçi Kağızman’a “Efendim bu helvayı çok severdi. O da olsaydı da yeseydi.” Diye konuşurken Kağızman hemen ortaya çıkıp “Abla sen helvayı bir sefer tasına koy, ben efendiye götürüp veririm.” Evin hanımı bu işe inanmaz ama Kağızman'ı da kırmak istemez. Hemen bir sefer tasının iki gözünü helva doldurur ve Kağızman’ ın eline verir.

Kağızman o günün yol ve vesait durumunu düşünmeden akşam üstü kapıdan dışarı çıkar. Rivayete göre o gece Mekke ‘ye gidip efendisini bulur helvayı sıcak, sıcak yedirir. Sefer tasının bir gözünü efendisine bırakarak tekrar eve döner. Evde olayı hanıma anlatır hanım buna pek inanmaz ama Kağızman’ ı da kırmak istemediği için usulen “ sağ ol” der.

Günler, aylar, yıllar geçer Narinkale’ li evin efendisi hacdan döner. Komşu ve akrabaları onu görmeye gittiklerinde Kağızman’ın bir gece içinde kendisine helva getirip tekrar geri döndüğünü anlatır. Kağızman’ ı çağırarak bütün halkın huzurun da Kağızman’ ın kerametli bir kişi olduğunu ortaya koyar.” Esas hürmet edilecek biri varsa oda Kağızman’ dır.” der ve ilk önce kendisi Kağızman’ın elini öper. Rivayete göre keramet sahibi kişilerin kerameti anlaşıldığı andan itibaren yaşamazlarmış. İşte Kağızman da öyle oluyor ve orada vefat ediyor.

Daha sonra Narinkale’ nin adı Kağızman olarak değiştirilmiştir.

buyuk5.jpg

goldali2.jpg

karakale.jpg

arslano_.jpg

kockoy7.jpg

uzakren5.jpg

nostalj3.jpg

ta_dere.jpg

Hasret Kaldık Köylere (Eyvah Eyvah)

Yöresi: Arpaçay
Kaynak: Sabri Şimşekoğlu

Gurbet elde köyüm düştü yâdıma
Eyvah eyvah hasret kaldık köylere
Kura çektim gurbet düştü bahtıma
Eyvah eyvah hasret kaldık köylere

Göğdağımın yükseğinde kışladım
Gurbet elde içime dert işledim
Doğruyol dan ozanlığa başladım
Eyvah eyvah hasret kaldık köylere

Özlemişem kardaşımı bacımı
Gurbetelde ben ağarttım saçımı
Terkos suyu verem etti içimi
Eyvah eyvah hasret kaldık köylere

Çiftçi kardaş tarlasını sürdümü
Kimse bilmez içerimin derdini
ŞİMŞEKOĞLU terk etmezdi yurdunu
Eyvah eyvah hasret kaldık köylere